Alman iş dünyasından ‘Çin’den çıkın’ uyarısı
Almanya’da hükümet ekonomik olarak Çin stratejisini değiştirmek için çalışırken, Alman iş dünyası Çin’in ekonomi için önemine vurgu yaparak “Çin’siz yapamayacakları” uyarısında bulunuyor.
Çin son 6 yıldır Almanya’nın en büyük ticaret ortağı olarak kayıtlara geçerken, son dönemde Rusya’ya olan enerji bağımlılığının bir “enerji krizi” ile sonuçlanmasının ardından Alman kamuoyu Çin’e olan ekonomik bağımlılığı tartışıyor.
Alman basınına yansıyan habere göre, Almanya ekonomi ve İklim Koruma Bakanlığı, ülkenin Çin’deki ekonomik stratejisini değiştirmek için çalışıyor. Almanya’da hükümet, Çin’in hammaddelerine, pillerine ve yarı iletkenlerine bağımlılığı azaltmak için Çin ile yeni bir ticaret politikası üzerinde çalışıyor.
Bakanlık personeli tarafından hazırlanan 100 sayfalık taslak raporda, Almanya-Çin ilişkilerinde ekonomik bağımlılığa dikkat çekiliyor, Çin’e bağımlılığın azaltılması ve ikmal yollarının genişletilmesine yer veriliyor.
“180 derecelik dönüş yapmamalıyız”
Alman Sanayi ve Ticaret Odaları Birliği (DHİK) lideri Peter Adrian, Alman Haber Ajansı’na (DPA) yaptığı açıklamada, Çin’e yönelik strateji değişikliğinin Alman şirketleri için olumsuz sonuçları olacağı uyarısında bulundu.
Çin’in Almanya için hala çok önemli bir “ekonomik bölge” olduğuna işaret eden Adrian, “Rusya ile yaşadığımız deneyimlerden kesinlikle safça bağımlılıklara girmememiz gerektiğini öğrendik. Ancak 180 derecelik bir dönüş yapmamamız gerektiğini öğrendik. bu farkındalık üzerine.” ifadeleri kullandı.
Çin’de faaliyet gösteren birçok Alman firmasının Çin’deki yerel pazar için üretim yaptığını hatırlatan Adrian, “Buradaki tartışmalarda bu genellikle gözden kaçırılıyor. Son yıllarda yaşanan krizlerden çıkarılan derslerden biri de elbette işinizi dağıtmak. riskleri daha dengeli bir şekilde alıyor. “Bunu çok güçlü bir şekilde yapıyor. Ancak Çin’den tamamen uzaklaşma fikri gerçekçi değil. Federal hükümetten daha fazla pragmatizm ve daha az ideoloji görmek istiyoruz.” değerlendirmesini yaptı.
Dünyanın başka yerlerinde rekabet ederken her şeyi Çinlilere bırakmamaya daha çok odaklanmak istediğini ifade eden Adrian, “Bizim fiyat sistemimize herkes uysun diye düşünmemeliyiz. Bir yerde iş yapmak, ilişki kurmak istiyorsanız. , kendini her şeyi bilen biri olarak sunmamalısın.” söz konusu.
Alman Sanayi Federasyonu (BDI) Başkanı Siegfried Russwurm, Almanya’nın Çin stratejisinin üç boyutu ele alması gerektiğini belirtti: “Küresel zorlukların çözümünde bir ortak olarak Çin, sistemik bir rakip olarak Çin ve bir dünya lideri olan ve olmaya devam edecek olan Çin. Alman endüstrisi için merkezi pazar … (Almanya’nın ihtiyacı olan şey), hammaddeler ve Çin dışındaki diğer pazarların açılması gibi Çin’den kaynak sağlamaya gerçek alternatifler. Her ikisi de bağımlılığımızı azaltmak için gerekli.” ifadeleri kullandı.
“Siyah beyaz düşünürsen bazı ülkelerle bağlarını ciddi şekilde kesmek zorunda kalırsın”
Alman Toptancı ve Dış Ticaret Derneği (BGA) Başkanı Dirk Jandura, Çin’in çok büyük bir pazar olduğunu, bu nedenle Almanya’nın Çin stratejisinde bir denge olması gerektiğini belirtti.
“Alman şirketleri zaten tedarik zincirlerini çeşitlendirmek için çok çalışıyor. Ama bu zaman alıyor. Avrupa’nın Çin’le olan ilişkisini eleştirel bir şekilde sorgulamak doğru. Ama keşke federal hükümet bebeği banyo suyuyla birlikte dışarı atarak çok fazla tepki vermeseydi. Herhangi biri için en kötü önlem olur.” değerlendirmesini yaptı.
İnsan hakları savunucusu olduklarını belirten Jandura, siyasetçilerin Alman şirketlerine çok daha fazla güvenmesini istedi.
Küresel ticaretin dünyadaki birçok insanı yoksulluktan kurtardığını öne süren Jandura, “Siyah beyaz düşünürseniz bazı ülkelerle bağlarınızı önemli ölçüde kesmek zorunda kalırsınız ama o zaman bizim refahımız ve onların refahı da sınırdadır.” Amacı gözden kaçırmadan riske daha pragmatik bir şekilde yaklaşmalısınız.” terimleri kullandı.
Almanya-Çin ilişkileri
Başta ABD, Kanada ve Avustralya olmak üzere Batılı ülkeler, ekonomisini ve nüfuzunu genişleten Çin’e karşı daha sert tavır almaya başlarken, Almanya’nın buna ticari ilişkilerini siyasetin önünde tutarak yaklaşmadığı görülüyor.
Çin’in Avrupa Birliği (AB) ülkeleri de dahil olmak üzere altyapı ve teknoloji gibi kritik alanlarda yatırım ve satın almalar yoluyla Avrupa’da etkinliğini artırması, uzun süredir kamuoyunda tartışılan bir konu.
Avrupa’nın en büyük ekonomisine sahip olan Almanya’nın Çin ile ekonomik ilişkilerinin siyasi ilişkilerde belirleyici rol oynaması kıtada da eleştirilere neden oluyor.
Eski Almanya Başbakanı Angela Merkel, 16 yıllık iktidarı boyunca Çin’i 12 kez ziyaret etti. Hükümet ekonomik bağlantıları insan haklarına tercih etti. Merkel dönemi Çin siyasetinin muhalifleri tarafından sık sık eleştirilirken, Başbakan Olaf Scholz’un da Merkel’e benzer bir yaklaşımla ticari istikrarı dikkate alarak Çin ile ekonomik iş birliğini sürdürmesi dikkat çekiyor.
Almanya, Çin’in küresel ekonomiye açılmasından en çok yararlanan ülkeler arasında yer alıyor.
AB, Çin’i ekonomik ve sistemsel bir rakip olmanın yanı sıra birlik için müzakere ortağı olarak görürken, ihracat ağırlıklı bir ekonomiye sahip olan Almanya, yıllardır Çin’in küresel ekonomiye açılmasından en çok yararlanan ülkelerden biri olmuştur. .
Alman arabaları ve makineleri Çin’de yoğun talep görüyor. Çin’e yapılan ihracat, Almanya’nın 2. Dünya Savaşı sonrası son 10 yıldaki en uzun ekonomik büyümesini desteklerken, Çin 2016 yılında Almanya’nın en büyük ticaret ortağı oldu.
Almanya’nın Çin’e bağımlılığı dış ticarette, tedarik zincirlerinde veya büyük pazarda dikkat çekiyor. Almanya, elektrikli otomobiller için giderek daha değerli hale gelen lityum piller ve düşük toprak elementleri gibi ham konularda bile Çin’e “güçlü bir ithalat bağımlılığına” sahip görünüyor.
Almanya ile Çin arasındaki ticaret hacmi geçen yıl 245 milyar avroyu aştı
Son aylarda dünya çapında tedarik zincirlerini ciddi şekilde kesintiye uğratan Şangay’daki Covid-19 kilitlenmesi, Alman ekonomisinin Çin’den gelen birincil ve ara ürünlere ne kadar bağımlı olduğunu da ortaya koydu.
Alman Dış Ticaret Odası’nın (AHK) verilerine göre Çin’de yaklaşık 5 bin Alman firması faaliyet gösteriyor. Almanya’da 1,1 milyon iş Çin ile ticarete bağlı.
Çin pazarı, Alman şirketleri, özellikle Alman otomobil üreticileri için hem satış hem de büyüme açısından büyük önem taşıyor. Alman şirketleri, küresel pazar için Çin’deki en son teknolojileri geliştiriyor ve test ediyor.
Çin, son 6 yıldır Almanya’nın en büyük ticaret ortağı olurken, iki ülke arasındaki ticaret hacmi geçen yıl 245 milyar avroyu (246 milyar doları) aştı.